Kabus! Çocuğum Hasta...
Belki de bu sene doğru düzgün kış yaşanmadığından nezle, grip bir türlü bitmek bilmedi. Neredeyse sonbahar başladığından beri hemen herkes bir hasta bir iyi. Hastalıklar ya tam olarak geçmiyor ya da biri biterken yenisi başlıyor. Bu durum anne-babaları dolaylı ve doğrudan olmak üzere iki şekilde etkiliyor. Doğrudan etki; anne-babaların kendilerinin hasta olması, dolaylı etki ise; çocukların hasta olması...
Gülücüğü ile güneş açtıran yüzler soluyor,küçücük bedenleri ateşler içinde yanıyor, en kötüsü anne-baba olarak onu bir anda iyileştimek mümkün olmuyor ya insan kendini çok yetersiz ve güçsüz hissediyor. Çocukların hastalığı demek her aile için zor zamanlar demek ama çalışan anne-babaların çocuklarının hasta olması kabus demek. Genellikle anneler ve bazı "özel" babalar (her durumda sırtını dönüp uyumayan, eşine destek olan, çocukların bakımında maddi konular haricinde de sorumluluk alan) için uykusuz geceler, uykusuzluğun ardından devam edecek yoğun iş günü ile kabus başlıyor. Hele bir de pek çok Türk Ailesi'nde böyle zamanlarda süper kahraman olan anneanne-babaanne desteği yoksa kabus daha da korkutucu bir hal alıyor. Çocuğa kim bakacak, kim izin alacak, o izin alınabilecek mi, o önemli toplantı ertelenebilecek mi, eee ama biletleri bilmem kaç ay önceden ayarlanmış iş seyehati var, ben ne yapacağım şimdi vb. bir sürü soru ve sorun ailelerin kabusunun bir parçası oluyor. Bir de benimki gibi ertelenmesi mümkün olmayan işler varsa; kabus içinde kabus başlıyor. Çekimler, albümler, yetişecek işler, benden ilgi bekleyen evimdeki küçük beyler... Ertenemeyecek işler özveri ile yapılırken ertelenebilen işler önümde uykusuz uzun gecelerin olacacağı analamına geliyor. Tabi ben de hasta olmazsam!
Bu kabusları çözmek için benim naçizane iyi beslenmeyi, yeterince uyumayı ve üşütmemeye dikkat etmeyi, bir de problemi çözmek için önce problemi anlamak amacıyla bir bilene danışmayı önerebilirim. Bir bilene danışmak demişken Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hafsa Uçur'un yazısını sizinle paylaşmak istiyorum.
"Kış aylarında, kışın öncesi ve sonrası mevsim geçişlerinde, çok sıklıkla karşılaştığımız hastalıkların başında grip ve nezle gelir. Ancak çoğu zaman belirti ve bulgular birbirine
karışmaktadır. Hastalar bu dönemlerde, özellikle de grip salgını dönemlerinde nezle belirtileri ortaya çıktığında panik yapmaktadırlar. Nezle ya da akut nazofarenjit, burun akıntısı, boğazda yanma, hafif ateş, gözlerde yanma, kızarıklık, hapşuruk, kuru öksürük, bazen karın ağrısı, halsizlik şeklinde belirti ve bulgularla seyreder. Yatak istirahati ve semptomatik tedavi ile (ağrı kesici-ateş düşürücüler, antihistaminikler) 7-10 gün içinde düzelir. İnfluenza ya da gerçek grip hastalığında ise yüksek ateş (38 C ve üzeri zor düşürülen ateş), baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, burun akıntısı, gözlerde yanma hissi, özellikle çocuklarda karın ağrısı, bulantı olabilir. Semptomların ilk üç gün şiddetli, daha sonra azalarak kaybolduğu görülür. Burun sürüntüsü ile İnfluenza A ya da B tanısı konulur. Hastalık ağır geçiriliyorsa Oseltamivir başlanır, 5 gün kullanımı sonrası belirti ve bulgular geriler. İnfluenza üst solunum yolları ile birlikte alt solunum yollarını da etkileyebilir. Solunum desteği gerektirecek kadar ağır pnömonilere yol açabilir. Özellikle immün sistemi zayıf olan, kronik hastalıkları olan, 65 yaş üstü hastaların ve küçük çocukların, sağlık çalışanlarının bu hastalıktan korunması için, ekim kasım aylarında grip aşısı yaptırmasında fayda vardır. " Çok değerli doktorumuz Hafsa Hanım'a buradan teşekkür ediyor, başta çocuklar olmak üzere herkese sağlıklı günler diliyorum.
Sevgilerimle...